vrijdag 17 december 2010

Bu da benim kartopum istee

Kac zamandir farkindayim iyice actim arayi ama inanin firsatim olmuyor. Soyle oturupta bir iki seyler yazmaya.
Buralarda karlar yagiyor ve bizde evin icinde kaldik bende hazir firsattan istifade bir seyler yaziyim dedim.
Arka bahceden goruntu.


Iste benim kartopum Masallah demeye unutmayin

dinsdag 5 oktober 2010

Yerinde duramayan kiz...

Aradan iki ay gecti ve nekadar zormus kendime zaman ayirmak. Baska anneleri bilmem ama bana cok yogun geldi bu annelik. Zaman kisitligi enerji eksikligi. Hepsi yok olup gitti. Ama kizim birde buaralar bir cilveler yapiyor aksam yatagina yatinca bile ozluyorum onu. Cok hareketli bir kiz oldu. Yerinde duramiyor masallah.
Bu son zamanlarin resimleri...Masallah demeye unutmayin!!!


Ilk sacimin baglandigi an ;-))


Annemin arkadasinin dugununde bize yapilan kina.


Sevde ablam ile birlikte.


Vee oturabiliyorummm.


Yoruldum biraz da uzanarak oynayim...


Sare Verda ayicik ;-))


Hanife Teyzesinin bayram hediyesi.


Ozlem teyzesinde bayramlasirken ;-))



Bilgisayarin kablolarina hucummm...

donderdag 5 augustus 2010

Sare Verda 6 aylik oldu ve emekliyor....

Ya iste zaman okadar cabuk geciyorku hicbirsey anlamiyor insan. Daha dun karnimda tepiniyordu ve bugun yerlerde devam ediyor.
Masallah demeye unutmayin!!!

dinsdag 2 februari 2010

Sare Verda`miz kalbimize hosgeldin


Uzun bir aradan sonra size guzel bir hediye ile geri donmek istedim.Aramiza nurmu nurtopu bir melek katildi isminide Sare Verda koyduk. MAsallah demeyi unutmayin...
Sare Verdamiz dunyaya 24 ocak 2010 saat 18.51 de geldi.



Dogum kartinda guzel harflerle bu yazilar yazili:

Yeni bir hayat
Allahin bir lutfu bize
Sare Verda
Hosgeldin kalbimize

Kiz cocugunu guzelce terbiye edip,
Allahu tealanin verdigi nimetlerle bolluk icinde yedirir giydirirse, o kiz cocugu onun icin bir bereket olur, cehennemden kurtulup kolayca cennete girmesine vesile olur .
[ Taberani ].

woensdag 13 januari 2010

Peygamberimiz’in (s.a.v.)Hz. Fatıma’ya doğumu sırasında okuduğu dua…

Doğum yapacak hanımın sıhhat ve kolaylıkla doğumunu yapması niyetiyle, Önce Âyete’l-Kürsî okunur, sonra (Felâk ve Nâs) sûreleri okunur. Bunlardan sonra da şu âyet okunur:

“İnne rabbekümüllahüllezı halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşi yuğşil leylen nehara yatlübühu hasısev veş şemse vel kamera ven nücume müsehharatim bi emrih ela lehül halku vel emr tebarakellahü rabbül alemın.
(A’raf suresi 54. ayet)

Meali :

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, güneşe, aya ve yıldızlara kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. (A’arf suresi, 54)
Resul-i Ekrem Efendimiz kızı Fâtıma validemizin doğumunda bu duayı okutmuş, netice sevindirici şekilde huzurlu ve sıhhatli bir doğum olarak tecelli etmiştir, Mübarek nesil Hazret-i Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz böyle dualarla dünyaya gelmişlerdir.

dinsdag 5 januari 2010

Son susler ve hazirliklar.

Su birkac gundur son hazirliklari tamamliyim diye bayagi bir yogun gecti.Allaha sukur ama cogu sey bitti.
En basta bebegimizin yeni dogdugunda icine yatmasi icin hazirladigim besik bitti.


Sonra bebek odasina bir raf aldik ikeadan kendimce susler astim ve uzerindeki tabloyuda kendim yaptim. Tablonun amaci bize gelen kartlari asmak icin. Beni bayagi bir ugrastirdi ama bence cok hos oldu



.



Suan sadece dogum kartlari icin hadis arastirmam lazim ve onlar hazirlayacagim. Birde kurabiye yapmayi dusunuyorum gelen misafirler icin. Ozaman herhalde rahat bir nefes alirim. Bana bolca dua edin insallah bir an once nurumuza kavusuruz.

donderdag 31 december 2009

Dogum oncesi ve sonrasinda din acisindan yapilacak seyler


Hamilelik doneminde bayagi bir arastirma yaptim ve sonunda dogum oncesi ve sonrasi bunlari uygulamaya karar verdim.(aralarda belirli kaynaklar var onlari su siteden kullandim)

Ilk once cocuk dogdugu zaman cocugu beyaz elbise(dikiside beyaz olacak)giydirmek istiyorum. Bunu yaptiktan sonra cocugun ilk yiyecegi sey hurma ve zemzem olsun istiyorum( tahnik diye geciyor, peygamber efendimiz yeni dogan coucklara bunu uygulardi). Sonra esim sag kulagina ezan sol kulaginada kamet getirecek insallah.
Bu parcayi sonradan su siteden buldum beyaz kiyafet giymenin nedenini de ogrenmis oldum:
Hicretin üçüncü yılında Ramazan-ı şerif ayında Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ-nın bir oğlu dünyaya geldi.

Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ- validemizin doğumunda hazır bulunan Sevde binti Misrah -radiyallahu anhâ-dan rivayet edildiğine göre; Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz doğum sancısı başlar başlamaz geldi ve kızının hâlini-hatırını sorduktan sonra:

“Çocuk doğunca bana haber vermeden çocuğa bir şey yapmayın!” buyurdu.

Çocuk doğunca Sevde -radiyallahu anhâ- göbeğini kesti ve sarı renkli bir beze sardı. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz az sonra geldi, doğum olup olmadığını, kızının hâl ve hatırını sordu.

Sevde -radiyallahu anh-in: “Yâ Resulullâh! Çocuk doğdu, göbeğini kestim ve sarı bir beze sardım.” demesi üzerine celâllendi ve:

“Bana âsi oldun!” buyurdu.

Sevde -radiyallahu anh-: “Allah’a ve Resul’üne âsi olmaktan Allah’a sığınırım yâ Resulullah! Ben onun göbeğini kestim, bunu yapmaya da mecbur idim.” dedi.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin:

“Çocuğu bana getir!” buyurması üzerine getirdiler. Üzerindeki sarı bezi attı ve beyaz bir bez içerisine sardı. Tükrüğünden çocuğun ağzına koyarak onu yutmasını sağladı.

Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin Hazret-i Hasan -radiyallahu anh-in ağzına kendisinin bilmediği bir şey koyduğunu, bu sebeple de onun Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh-e nazaran daha bilgili olduğunu söylemiştir. (Kenzü’l-Ummâl)

Hazret-i Ali -radiyallahu anh- der ki:

“Ben harbi darbı seven bir adam olduğum için çocuğa Harb ismini koymuştum. Resulullah Aleyhisselâm geldi. ‘Ne isim koydunuz ona?’ buyurdu. ‘Harb ismini koydum.’ dedim. ‘Hayır, o Hasan’dır.’ buyurdu.” (Hâkim)

Hasan ismi, câhiliye devrinde Araplar tarafından bilinen bir isim değildi.

Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ- “Yâ Resulellah! Oğlum için Akîka kurbanı olarak bir deve veya iki koç keseyim mi?” dedi.

Resulullah Aleyhisselâm:

“Hayır! Sen onun saçını kes, saçının ağırlığınca gümüşü yoksullara sadaka olarak dağıt!” buyurdu.

Doğumunun yedinci günü iki koç kesildi. Kesilen saçının ağırlığınca da gümüş, sadaka olarak dağıtıldı. Çocuk aynı zamanda sünnet de ettirildi.

Resulullah Aleyhisselâm Hazret-i Hasan -radiyallahu anh- ile Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh-in Akîka kurbanlarından ebeye bir but gönderilmesini, kalanın da kemikleri kırılmaksızın yenmesini ve başkalarına da yedirilmesini tavsiye etmiştir. (Beyhakî)

Hazret-i Hasan -radiyallahu anh-in doğumundan elli gün sonra Hazret-i Fâtıma -radiyallahu anhâ- validemiz Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh-e hamile kaldı. Hicretin dördüncü yılının Şaban ayında Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh- dünyaya geldi.

Doğumunun yedinci gününde Resulullah Aleyhisselâm torunu Hazret-i Hüseyin -radiyallahu anh- için Akîka kurbanı kestirdi. Kulağına ezanını okuyup ismini koydu.



Ömer ÖNGÜT



Allah'ın Resulünden rivayet ediliyor ki:

"Hangi müslümanın bir çocuğu doğunca, çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okursa, o ço­cuktan ümm-i sibyan (havale) hastalığı kalkar," bu­yurmuştur.
(İhya)

İsim konulurken çocuğun kulağına ezan ve kamet oku­manın hikmeti: Musallada kıldığımız cenaze namazı için ezan ve kamet okunmamasının sebebi nedir? Bu namazın ezan ve kameti, doğduğu zaman çocuğun kulağına okunmuştur. İslamiyet o yavruya ilk dersi doğduğu zaman vermekte ve: "Ey yavrucak, sakın dünyanın göz alıcı renklerine aldanıp da Allah'a karşı kulluğunu unutma. Dünyada ebedi kalacağını zannetme. Senin ömrün, bir ezanla kamet arasındaki zaman kadar azdır ve çabuk geçecektir. Bu kısa dünya hayatında faniyi, baki olan bir hayata teb­dil etmeye bak" demek istemektedir.
Ismini kulagina soyleyecegiz.

Ben insallah o arada abdestimi almis olacagim ve cocuguma insallah abdestli karnini doyuracagim.


Bu konu hakkinda su parcayi okumanizi tavsiye ederim insallah bizede nasib olur (amin)
"Hacı Bayram Veli Hazretlerinin müridlerinden, Yazıcıoğlu Mehmet Efendi namıyla meşhur Muhammediye kitabının ya­zarı (Muhammed Efendi) Edirne ve Gelibolu civarında yaşamıştır. Bu muhterem zatın bir de Ahmet isminde (Ahmed-i Bican olarak ma'rut) kardeşi vardır. Ahmedi Bican Hazretleri aynı zamanda Envarul Aşıkin kitabını Farsçadan tercüme eden zattır."


"İki kardeşten biri olan Ahmedi Bican hazretleri birgün bir camide vaaz etmekte iken ağabeyi Muhammed Yazıcıoğlu ca­miden içeriye girer ve küçük kardeşinin sohbetini dinlemeye başlar. Kardeşi ağabeyinin camiye geldiğinin farkındadır. Fakat bir de bakar ki, ağabeyi biraz sonra camiyi terkeder, kapıdan çıkarken de tebessüm edip ondan sonra ayrılır. Kürsüde nasihat etmekte olan Ahmedi Bican Hazretleri, ağabeyinin bu halinden bir şey anlayamaz ve akşam eve geldiği zaman durumu annesine anlatıp durumu öğrenmesini ister. Her iki dervişin de anası, büyük oğlu Muhammed eve geldiği zaman: "Oğlum, kardeşin camiden niçin gülerek çıktığını soruyor, bir hata mı işledim" diyor. Kardeşinin dersinde niçin gülerek çıktın? diye sorduğunda ağabey şöyle cevap verir:


"Anneciğim, ben kardeşimin vaazına gülmedim. Ben bir insanoğlunun sohbetini dinlemeye ne kadar melaike gelmiş, oturacak yer bulamıyorlar da birbirlerinin üzerine oturuyorlar, diye onların hali çok hoşuma gitti de ona tehessüm ettim. Ben de melaikeden camide oturacak yer kalmadığı için çıkıp gittim" diye cevap verir."


"Annesi ağabeyinin bu sözlerini naklettiğinde Ahmedi Bican çok müteessir olup: "Anneciğim! Ağabeyim melekleri görme derecesine erişti de ben neye erişemedim. Bunu ondan bir sorar mısınız" dedi. Bu sefer O Muhtereme anne büyük oğluna bunu sorduğunda aldığı cevap şöyle oldu: "Anam bu noksanlığı sen kendinde araman lazım, sen benden daha iyi bilirsin."


"O vakit düşünme sırası anaya geldi. Anaları uzun müddet tefekküre daldıktan sonra bunun sebebini şöyle açıkladı:


"Oğlum sana hiç abdestsiz süt emzirmedim. Ahmedim ise henüz kundakta iken, ben namaza durmuştum. Ahmed de şiddetle ağlamaya başlamıştı. Bu sırada evimizde bir komşu kadın vardı. O, çocuk ağlamasın diye Ahmedi aldı emzirmeye başladı. Ben hemen namazı bitirip elinden aldım ama, birkaç damla emmişti. Sonra o kadına abdestli olup olmadığını sordum, bana abdestinin olmadığını söylemişti. Onun melekleri görmemesine sebep olsa-olsa bu olmalı"

Yani Ahmedi Bican Hazretleri hataen emdiği bir damla sütün zararını böylece çekti ve onun yüzünden derece almakta engellerle karşılaştı. Ya bu zamanın kadınlarının çocukları nasıl olur? (21)

21) Büyük Dini Hikayeler, Osmanlı Yayınevi



Sonra 7inci gun cocugumuz icin akika kurbani kestirip sacini tras edip dedigin gibi agirliginca gumus degerinde sadaka verecegiz(insallah).
Akika Kurban:

Doğumunun yedinci günü, çocuğun adını koymak ve kurban kesmek, Resu1lüllah Efendimizin edeblerindendir.
Akika, ana babaya isyan manası taşıdığı için Peygamber Efendimiz buna NESİKE adı vermişlerdir.
Erkek çocuklar için iki, kız çocukları için bir kurban kesilir.
Erkekler için de bir kurban kesileceğine dair rivayetler vardır. Eti, kurban eti gibi, hem yenilir hem de fakirlere tasadduk edi­lir.
Allame İmam Abdü'l-Vehhab Şa'rani, Resu1lüllah Efendimize Peygamberlik vazifesi geldikten sonra kendisi için akika kurbanı kestiğini ve boğazlarken, "Bismillah, vallahü ekber" dedikten sonra "Bu benim akika kurbanımdır" buyurduğunu rivayet etmektedir."
Resulüllah Efendimizin oğlu İbrahim, dünyaya geldiği za­man, Ebu Raf'i (r.a.)'in zevcesi Selma ebeliğini yapmıştı. Bu se­beple Ebu Raf'i, Peygamber Efendimize oğlunun doğumunu müjdelediğinde çok sevindiler. Müjdesine karşı bir köle vererek taltif ettiler.
Doğumunun yedinci günü, çocuğun saçını tıraş ettirerek gümüş ile tarttırıp gümüşü tasadduk etti ve saçlarını göm­dürdü.
Fahr-i Kainat Efendimiz torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in doğumlarında ikişer -diğer bir rivayete göre bi­rer- kurban kesmişlerdir.
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır:
"Çocuk, akika karşılığında rehin alınmıştır. Onun için (kurban keserek) kan akıtınız ve ondan eza (verecek saçları) gideriniz.
Peygamber Efendimiz, torunu Hz. Hüseyin doğduğu zaman kızı Hz. Fatıma'ya hitaben şöyle buyurmuşlardır: "Hüseyin'in saçını (gümüş ile) tart ve onun ağırlığında gümüş tasadduk et (kesilecek) akika kurbanının bir ayağını (budunu) ebeye ver.(20)

Doğumdan sonra yapılacak vazifelerden birisi erkek çocuğu için iki koyunu akika kesmektir. Kız çocuğunun akikası ise bir koyundur. Fakat erkek için de, kız için olduğu gibi, bir koyun akika verilirse, herhangi bir beis yoktur. Aişe validemiz (r.a.) Allah Resulünün erkek çocuk hakkında iki koyunu, kız çocuğu hakkında da bir koyunu "akika" olarak kesmeyi, emir bu­yurduğunu rivayet etmektedir. Ve yine rivayet ediliyor ki. Allah'ın Resulü (s.a.v.) Hazret-i Hasan'ın akikası olarak bir koyun kesmiştir. Resulüllah'ın böyle yapması bir koyun ile iktifa etmenin de ruhsatlı olduğuna delalet eder.

Hadis-i şerifte Duyuruluyor ki:
"Akikayı doğan çocuğun ismi üzerine (niyet ederek) kesin.

Bismillah. Allahım falan çocuğun akikası senin içindir ve se­nin rızana yöneliktir, deyin."

Akika, hayat belirtisi görülen çocuğu Allah’a yaklaştırmaya vesile olan bir kurbandır. Çocuğu bela ve afetlerden korur; İsmail (a.s.) için gönderilen koç gibi. İslam dininin bir vecibe­sini yerine getirmenin bir sevincidir. Mü’min bir kimsenin ha­yata başladığının sevincinin ifadesidir.

Çocuğun kesilen saçının karşılığı altın veya gümüş tartıp sadaka olarak vermek sünnet-i seniyyedendir. Bu hususta bir haber varid olmuştur ki, Allah'ın Resülü (s.a.v.) Hazret-i Hüseyin'in doğumunun yedinci gününde Hazret-i Fatıma'ya emretti: "Onun saçını kes ve karşılığında gümüş tart, sadaka ver."

Aişe validemiz (r.a.) buyuruyor:

"Akika olarak kesilen hayvanın kemikleri kırılmamalıdır."

Ve sonraki gunlerde insallah ilk ogretecegim kelime lailaheillelah olacak ondan sonrada cocuguma islami bir sekilde yetistirmeyi dusunuyorum. Insallah allah yardimcimiz olur.

Çocuk konuşmaya başladığı zaman ilk olarak ona kelime-i tevhidi (yani "LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULÜLLAH"ı öğretmeli. Eğer çocuğa ilk önce tevhid kelimesi ve akabinde İslami esaslar öğretilirse, o çocuk imanlı olarak yetişir. Çocuğa küçük iken, yemeğe besmele ile başlamak, yemeği sağ eliyle yemek, kendi önünden yemek, lokmasını küçük yapmak, yemeği iyi çiğnemek, elini elbisesine sürmemek ile, çok yemek yemenin zararlı olduğu, az yemenin ise sünnet ve faideli olduğu da öğretilir